If all of our relationships fail in the future and none of them works, let's get married, shall we?
I wouldn't have children with you, but I would like to have children like you.
Hicbirseymutluetmiyorduinsanihayattaasktanbaskaneyazdigiro-manlarnegordugusehirlercokyalnizimhayattaburadabusehirdesi-zinyakininizdahayatiminsonunakadaryasamakistiyorumdesemne-dersinizbana?
Kadinlar kazanma umudu ile intihar eder. Erkekler ise kazanma umudu kalmadigini gorunce.
Baba ile ogul, iktidar ile suclu arasindaki gerilimin unutulup herkesin derin bir sessizlik icinde kendi korkulu anilarina ve hayallerine gomuldugunu ve ancak baski dolu asiri milliyetci ulkelerde yasayanlarin anlayabilecegi o buyuleyici 'biz' duygusunun varligini hissettim.
Senin gibi aydinlar ne istediklerini hic bilmedikleri icin beni hasta ediyorlar. Demokrasi diyorsunuz, sonra seriatcilarla isbirligi yapiyorsunuz. Insan haklari diyorsunuz, terorist katillerin pazarliklarini yurutuyorsunuz... Avrupa diyorsunuz, Bati dusmani Islamcilara yag cekiyorsunuz... Feminizm dersiniz, kadinlarin baslarini orten erkekleri desteklersiniz. Kendi fikrinle vicdaninla davranmiyorsun da, burada bir Avrupali nasil davranirdi onun gibi yapayim diyorsun! Ama Avrupali bile olamiyorsun!
- Hayat ilkeler icin degil, mutlu olmak icin yasanir.
- Ama ilkesiz ve inancsiz da kimse mutlu olamaz.
- Dogru. Ama bizimki gibi insana deger verilmeyen zalim bir ulkede inanclari icin kendini mahvetmek akilsizliktir. Buyuk ilkeler, inanclar, onlar zengin ulkelerin insanlari icin.
Yasadigi anin ayrintilarina duydugu bu olaganustu algi acikligi, "su an her seyin her seyle iliskili, kendisinin ise bu derin ve guzel dunyanin ayrilmaz bir parcasi oldugu" duygusu icinde oyle bir gucle yukseldi ki, yeni bir siirin gelmekte oldugunu dusunerek Ataturk Caddesi'nde bir cayhaneye girdi. Ama siir gelmedi aklina.
Icimde iki ruh varken yapamiyorum.
Tek tek yoksullara belki acinir ama bir millet fakir olunca butun dunya hemen o milletin aptal, kafasiz oldugunu, tembel, pis ve beceriksiz bir millet oldugunu dusunur ilk. Onlara acinacagina, gulunur. Kulturleri, toreleri, adetleri gulunc bulunur. Daha sonra bazen bu dusuncelerinden utanirlar da gulmeyi birakip o milletten gocmen isciler yerleri siliyor, en berbat islerde calisiyorsa isyan etmesinler diye onlarin kulturlerini ilginc buluyormus, hatta esitlermis gibi bile davranirlar.
Biz aptal degiliz! Fakiriz biz yalnizca! Bu ayrimin yapilmasini istemek hakkimiz.
Bekleme acisiyla, aski birbirinden ayiran sey nedir?
Ben simdi bir komunist, bir modernlesmeci, laik, demokrat, yurtsever olarak once aydinlanmaya mi inanmaliyim, halkin iradesine mi?
Kendi buyuk kesfi demokrasiye Allah'in sozunden daha cok inanir gozuken Bati, Kars'taki bu demokrasi karsiti askeri darbeye karsi cikacak mi? Yoksa onemli olan demokrasi, ozgurluk ve insan haklari degil, dunyanin geri kalaninin Bati'yi maymun gibi taklit etmesi midir? Kendisine hic benzemeyen dusmanlarinin kazandigi bir demokrasiye Bati'nin tahammulu var midir?
"Cayhanelerde gunlerce, gunlerce hicbir sey yapmadan oturuyorlar," diye anlatti. "Her kasabada yuzlerce, butun Turkiye'de yuz binlerce, milyonlarca issiz, basarisiz, umutsuz, hareketsiz, zavalli adam. Ustlerine baslarina cekiduzen verecek halleri, yagli ve lekeli ceketlerini dugmeleyecek iradeleri, ellerini kollarini kipirdatacak enerjileri, bir hikayeyi sonuna kadar dinleyecek dikkatleri, bir sakaya gulecek halleri yok kardeslerimin." Cogunun mutsuzluktan uyuyamadigini, sigaradan kendilerini olduruyor diye zevk aldiklarini, cogunun basladigi cumleyi bitirmenin anlamsizligini kavrayip yarida biraktigini, televizyonu programi sevdikleri ve eglendikleri icin degil, cevrelerindeki diger kasvetlere tahammul edemedikleri icin seyrettiklerini, aslinda olmek istediklerini ama kendilerini intihara deger bulmadiklarini, secimlerde, kendilerine hak ettikleri cezayi versin diye en sefil partilerin en rezil adaylarina oy verdiklerini, surekli cezadan soz eden askeri darbecileri surekli umut vaat eden siyasetcilere tercih ettiklerini anlatti. Odaya giren Funda Eser'de hepsinin evlerinde luzumundan fazla yaptiklari cocuklarina bakan ve kocalarinin nerede oldugunu bile bilmedigi bir yerde hizmetcilik, tutun isciligi, halicilik ya da hemsirelik yaparak uc bes kurus kazanan mutsuz karilari oldugunu soyledi. Surekli cocuklarina bagirarak ve aglayarak hayata baglanan bu kadinlar olmasaydi butun Anadolu'yu sarmis olan ve hepsi birbirine benzeyen bu kirli gomlekli, trassiz, nesesiz, issiz, ugrassiz, milyonlarca erkek buzlu gecelerde kosebaslarinda donup olen dilenciler, meyhaneden cikip acik kanalizasyon cukuruna dusup yok olan sarhoslar gibi, ya da pijama terlikle bakkala ekmek almaya yollanip, yolunu kaybeden bunak dedeler gibi kaybolup giderlerdi. Oysa onlar, "su zavalli Kars sehrinde" gordugumuz gibi fazlasiyla kalabaliktilar ve tek sevdikleri sey de hayatlarini borclu olduklari ve utandiklari bir askla sevdikleri karilarina eziyet etmekti.
Ka pencere kenarindaki bir masaya oturdu. Tulun araligindan butun guzelligiyle gozuken karla kapli sokaga bakakaldi. Bos sokakta oyle huzunlu bir sey vardi ki, Ka cocukluk ve gencligindeki sokaga cikmanin yasaklandigi nufus ve secmen sayimlarini, genel aramalari ve herkesi radyolarin, televizyonlarin basinda birlestiren askeri darbeleri tek tek hatirladi. Radyoda marslar okunur, sikiyonetim bildirileri ve yasaklari duyurulurken Ka hep bos sokaklarda olmak isterdi. Herkesin tek bir konu etrafinda toplandigi, butun teyzelerin, amcalarin, komsularin birbirine yaklastigi askeri darbe gunlerini cocuklugunda Ka, bazilarinin Ramazan eglencelerini sevmesi gibi severdi. Ka'nin cocuklugunu aralarinda gecirdigi Istanbullu orta ve yuksek burjuva aileler, hayati kendileri icin cok daha guvenli kilan askeri darbelerden memnuniyetlerini biraz olsun gizlemek ihtiyaciyla, her darbeden sonra ortaya cikan sacma uygulamalari (butun Istanbul'un kaldirim taslarinin kisla gibi kireclenmesi, uzun saclilarin ve sakallilarin polis-asker zoruyla sokakta cevrilip kabaca tras edilmesi gibi) sessizce, gulumseyerek ignelerlerdi. Istanbullu yuksek Turk burjuvalari askerlerden hem cok korkarlar, hem de gecim sikintisi ve disiplinle yasayan bu memurlari gizlice kucumserlerdi.
Icimde 'Allah'a inanma' diyen bir ses de duyuyorum. Cunku bir seyin varligina bu kadar askla inanmak ancak onun yoklugu konusunda bir suphe, bir merak duymakla olur anliyor musun?
Ne icin yasiyoruz ve bunca aciyi bosu bosuna neden cekiyoruz?
Yalniz oldugum icin Allah'a inanamiyorum, Allah'a inanamadigim icin de yalnizliktan kurtulamiyorum. Ne yapayim?
Huzuruna cikmam icin ayakkabilarimi cikarmam, birilerinin elini opup dizlerimin uzerine cokmem gerekmeyen bir Allah istiyorum ben. Benim yalnizligimi anlayacak bir Allah.
Cocukluk ve gencliginde olaganustu mutlu oldugu zamanlarda hissettigi sey, mutsuzlugun ve umutsuzlugun da cok yakin bir yerde oldugu korkusu yukseliyordu icinde.
Bu dunyada ne yapiyorum? diye dusundu Ka. Kar taneleri uzaktan ne kadar zavalli gozukuyor, ne kadar zavalli benim hayatim. Insan yasiyor, yipraniyor, yok oluyor. Bir yandan yok oldugunu, bir yandan var oldugunu dusundu: Kendisini seviyordu, bir kar tanesi gibi hayatinin aldigi yolu sevgi ve kederle izliyordu. Babasinin bir tras kokusu vardi, onu hatirladi. O kokuyu koklarken mutfakta kahvalti hazirlayan annesinin terliklerinin icindeki soguk ayaklarini, bir sac fircasini, gece oksure oksure uyandiktan sonra kendisine icirilen pembe renkli sekerli oksuruk surubunu, agzindaki kasigi, hayati yapan butun o kucuk seyleri, hepsinin birligini, kar tanesini...
Ka, Turkiye'de Allah'a inanmanin, insanin tek basina en yuce dusunce, en buyuk yaraticiyla karsilasmasi degil, her seyden once bir cemaate, bir cevreye girmek demek oldugunu bastan biliyordu.
Siyasal Islamci, bizlere Batili ve laiklerin verdigi addir.
Yoksulluk ya da caresizlik degildi icine bu kadar isleyen; sehrin her yerinde, fotografci dukkanlarinin bos vitrinlerinde, kagit oynayan issizlerle tikis tikis kalabalik cayhanelerin buzlu camlarinda, karla kapli bos meydanlarda daha sonra hep gorecegi tuhaf ve guclu bir yalnizlik duygusuydu. Sanki burasi herkesin unuttugu bir yerdi ve kar sessizce dunyanin sonuna yagiyordu.
Yok edin halki, kirin, susturun onlari. Cunku Avrupa aydinlanmasi halktan cok daha onemlidir.
It probably doesn't matter that much if they could have Mubarak without Mubarak; in other words if more or less the system continues with some other names in front of it.
I am not cheap like a Jew, I am broke like a Nigger.
Her sey oldugu gibi kalsin istiyorum. Ben hep bir sifir maglup olayim; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen oldugun gibi kal. Ulasilmaz. Dokunulmaz. Koklanilmaz. Ben oldugum gibi. Dunya oldugu gibi.

Ruhunun en cirkef, suretinin en cirkin, zihninin en cig hallerini biliyorum; hicbirini gozlerimle gormemis olsam da. Ne bir mukafat verdin bana ne bir ceza. Ama cennetini de biliyorum, cehennemini de.

"Seni uzaktan seviyorum...." diye dusundu erkek icinden. "Yaklasmadan, anlatmadan, anlasilmadan.... Ben seni beklentisiz seviyorum. Hicbir sey ummadan, talepte bulunmadan, hayal bile kurmadan. Kendi icimde tasidigim sessiz sedasiz bir sir bu. Ben belki de senden cok bu sirri seviyorum."
Sirrin senden bile guzel cunku, senden bile ozel. Sirrin bir billur kadeh, kirilmasin diye yuregimde tasiyorum. Sirrin nazenin bir mum alevi, sirf yanmaya devam etsin diye karanligi gunduze yegliyorum. Kimse bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor. Hem kim ne anlar? Ates bu, hep dustugu yeri yakar. Bense ne bir seyleri degistirmek pesindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanitlamak. Her sey oldugu gibi kalsin istiyorum. Ben hep bir sifir maglup olayim; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen oldugun gibi kal. Ulasilmaz. Dokunulmaz. Koklanilmaz. Ben oldugum gibi. Dunya oldugu gibi. Merkez Efendi'nin dedigi gibi, "her sey zaten dengede ve ahenkte, canim efendim. Her sey zaten merkezinde."
Ben senin ismini tarcin kokulu akide sekeri gibi tutuyorum agzimda, damagimda, ruhumda. Kaygilarini biliyorum, yalnizliklarini, kirginliklarini ve hirslarini da. Kalbinin ritmini duyuyorum; yaninda olmasam, elini tutmasam da. Ruhunun en cirkef, suretinin en cirkin, zihninin en cig hallerini biliyorum; hicbirini gozlerimle gormemis olsam da. Ne bir mukafat verdin bana ne bir ceza. Ama cennetini de biliyorum, cehennemini de.
Seni oldugun gibi sevdim, tum gunahlarin ve arizalarinla. Uzaktan sevmenin en guzel yani bu zaten. Kimseyi degistirmeye kalkmiyorsun. Her seyi oldugu gibi kabulleniyorsun. Aynı gokkubbenin altinda yasadigimizi bilmek yetiyor bana. Basimizi kaldirdigimizda gordugumuz sema ayni, yildizlar ayni, dolunay ayni. Bunu bilmek yetiyor bana. Umurumda degil ki nerede uyuyorsun, kimin yaninda.
Bacaginda sarapnel parcasiyla yasayan bir asker gibiyim. Etimde yabanci bir madde, kemigimde bir metal parcasi gibi duruyor askin bende. Baskasi duysa korkar, "aman" der. "Nasil olur? Boyle de yasanir mi?" Halbuki ben alistim. Rahatsiz etmiyor beni, onu anladim. Sarapnel ve ben, gul gibi geciniyoruz, yanyana ama karismadan birbirimize.

*

"Seni uzaktan seviyorum...." diye gecirdi kadin icinden ve basini cevirdi. Bakmadi bile ondan yana. Bakmasi gerekmedi.
Ne guzel uzaktan sevmenin rahatligi, hafifligi, beklentisizligi. Herkesin habire birbirinin hayati hakkinda konustugu bu dunyada "biz" diye bir sey olmayinca, hakkimizda konusacak bir sey de bulamiyorlar ya, ne guzel. Ozgurluk iste!
Sen ozgursun. Diledigin zaman gidersin aklinin estigi yone. Tutsaksin bir o kadar. Mecbursun kendi sorumluluklarina, aliskanliklarina, hayatina. Yapismissin kabuguna. Hayalimdeki sen gercek senden daha ozgur aslinda. Gorsen, hayalimdeki seni kiskanirsin.
Seni sevdigimi soylememekteki israrim bu yuzden. Her sey boyle daha duru, daha guzel. Soylesem buyu bozulur. Zaman agirlasir, zaman hantallasir. Dogallik kaybolur, konusmalar yapaylasir. Soylesem dunya durur, bir daha hicbir sey ayni olmaz. Sen degisirsin. Bir baska hal gelir uzerine. Bir beklenti, bir istek, bir kivanc, gizliden gizliye bir kibir siner bakislarina. "Asiklar kibirli olur" demis sair. Sevdiklerini fethedilmis bir kale gibi gormeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya raziyim, o kibiri gozlerinde gormektense.
"Boyle adama
Yaklasmaz hicbir guzellik
Dogdugu gunden beri kalbinde bir delik,
Almak icin butun sizilari icine."
Oguz Atay tanisa, seni anlatmak icin soylerdi bunlari. Butun sizilari icine ceken adamsin cunku. Bir de beni almani istemem o delik kalbine.

*

Uzaktan sevmek daha guzeldir bazen. Ne incitir, ne acitir. Ne yaralar ne kanatir. Gozlerinle gormedigin ama sesini duydugun, varligiyla huzur buldugun bir denizin yakininda yurumek gibidir boyle sevmek...Uzaktan sevmek en guzelidir bazen.
- Are you alive?
- No. I am dying slowly. I need the kiss of life.
Gazap sozcukleri var midir? Uzumler gibi tanelenen, ruzgarina karsi gecmis baglarin, kiyilarin? Bir ada sec kendine, sen soylemeden kimildamasin. Sarabini kendin yap gencliginin kanindan, butun hatirladiklarindan. Teninden yanigi gecmemis olsun eski yazlarin. Ay iste!
Sonra ugurla kendini bu sahilin siirinden
Aheste cek kurekleri mehtap uyanmasin!
Duydum ki bizi birakmaya azmediyorsun, etme
Baska bir yar baska bir dosta meylediyorsun, etme

Sen yadeller dunyasinda ne ariyorsun yabanci
Hangi hasta gonulluyu kasdediyorsun, etme

Calma bizi bizden bizi gitme o ellere dogru
Calinmis baskalarina nazar ediyorsun, etme

Ey ay felek harab olmus alt ust olmus senin icin
Bizi oyle harab oyle alt ust ediyorsun, etme

Ey makami var ve yokun uzerinde olan kisi
Sen varlik sahasini oyle terk ediyorsun, etme

Sen yuz cevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayin da evini yikmayi kastediyorsun, etme

Bizim dudagimiz kurur sen kuruyacak olsan
Gozlerimizi oyle yas dolu ediyorsun, etme

Asiklarla basa cikacak gucun yoksa eger
Aska oyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme

Ey cennetin cehennemin elinde oldugu kisi
Bize cenneti oyle cehennem ediyorsun, etme

Sekerliginin icinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o sekerle sen bir ediyorsun, etme

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kacar oyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun, etme

Harama bulasan gozum guzelliginin hirsizi
Ey hirsizliga da degen hirsizlik ediyorsun, etme

Isyan et ey arkadasim soz soyleyecek an degil
Askin bayginligiyla ne mesk ediyorsun, etme
Hamdim, pistim, yandim.
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahimiz, umitsizlik dergahi degildir,
Yuz kere tovbeni bozmus olsan da yine gel.
Comertlikte ve yardim etmede akarsu gibi ol
Sefkat ve merhamette gunes gibi ol
Baskalarinin kusurunu ortmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette olu gibi ol
Tevazu ve alcakgonullulukte toprak gibi ol
Hosgorulukte deniz gibi ol

Ya oldugun gibi gorun,
Ya gorundugun gibi ol.