Ka pencere kenarindaki bir masaya oturdu. Tulun araligindan butun guzelligiyle gozuken karla kapli sokaga bakakaldi. Bos sokakta oyle huzunlu bir sey vardi ki, Ka cocukluk ve gencligindeki sokaga cikmanin yasaklandigi nufus ve secmen sayimlarini, genel aramalari ve herkesi radyolarin, televizyonlarin basinda birlestiren askeri darbeleri tek tek hatirladi. Radyoda marslar okunur, sikiyonetim bildirileri ve yasaklari duyurulurken Ka hep bos sokaklarda olmak isterdi. Herkesin tek bir konu etrafinda toplandigi, butun teyzelerin, amcalarin, komsularin birbirine yaklastigi askeri darbe gunlerini cocuklugunda Ka, bazilarinin Ramazan eglencelerini sevmesi gibi severdi. Ka'nin cocuklugunu aralarinda gecirdigi Istanbullu orta ve yuksek burjuva aileler, hayati kendileri icin cok daha guvenli kilan askeri darbelerden memnuniyetlerini biraz olsun gizlemek ihtiyaciyla, her darbeden sonra ortaya cikan sacma uygulamalari (butun Istanbul'un kaldirim taslarinin kisla gibi kireclenmesi, uzun saclilarin ve sakallilarin polis-asker zoruyla sokakta cevrilip kabaca tras edilmesi gibi) sessizce, gulumseyerek ignelerlerdi. Istanbullu yuksek Turk burjuvalari askerlerden hem cok korkarlar, hem de gecim sikintisi ve disiplinle yasayan bu memurlari gizlice kucumserlerdi.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment