Love one another, but make not a bond of love:
Let it rather be a moving sea between the shores of your souls.
Fill each other's cup but drink not from one cup.
Give one another of your bread but eat not from the same loaf.
Sing and dance together and be joyous, but let each one of you be alone,
Even as the strings of a lute are alone though they quiver with the same music.
Muhakkak ki butun insanlarin birer ruhu vardi, ama bircogu bunun farkinda degildi ve gene farkinda olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini buldugu zaman ve bize, bizim aklimiza, hesaplarimiza danismaya luzum bile gormeden, meydana cikiyordu... Biz ancak o zaman sahiden yasamaya - ruhumuzla yasamaya - basliyorduk. O zaman butun tereddutler, hicaplar bir tarafa birakiliyor, ruhlar birbirleriyle kucaklasmak icin, her seyi cigneyerek, birbirine kosuyordu.
Nedense, hayatta bir muddet beraber yurudugumuz insanlarin basina bir felaket geldigini, herhangi bir sikintiya dustuklerini gorunce bu belalari kendi basimizdan savmis gibi ferahlik duyar ve o zavallilara, sanki bize de gelebilecek belalari kendi ustlerine cektikleri icin, alaka ve merhamet gostermek isteriz.
Subscribe to:
Posts (Atom)