When a farmer works a field, he begins by preparing the soil. The farmer will plow, disc, harrow, fertilize, harrow again, and finally plant the seeds. For a period of time the farmer is visibly active in his field. But after he plants, he stops for a while to allow the new seeds to grow. There is nothing he can do except wait and hope for the best.
Her seyin fotografini cekmek isterim. Goren ile gorulenin arasina araci koymak iyi gelir bazen. Isin ilginc yani ne biliyor musun, Tanri'nin da ayni seyi yaptigina inaniyoruz. O devamli goruyor, biz de devamli goruluyoruz degil mi? Ve Tanri gordukleriyle arasina aracilar koyuyor. Peygamberler mesela ya da melekler... Azrail mesela ya da Cebrail... Bizlerse hem gorulmekten korkuyoruz hem de goremediklerimizden. Gorunur olsun diye, alamet bekliyoruz. Mucizeleri de bu yuzden bu kadar onemsiyoruz. Mucize gormek istiyoruz. Aslinda, bazen kendi kendime dusunuyorum da, sanki tum varligimizi ve tabii yoklugumuzu da, gormek ve gorulmek uzerine kurmusuz.
Aciyla baktim gozlerine; ne hissettigini ele vermeyen, baktigi her seyden gormeye ve gorulmeye dair malzemeler devsiren, gorunenden ziyade gorunmeyenle ilgilenen, sirf gorunmeyene ulasabilmek icin goruneni desmekten geri durmayan, gozlerden sakinmak yerine gozlerle ugrasan, gozlerin tacizini bile bile inadina kendini teshir edebilen, gorunusuyle oynayip seyircilerini yaniltmaya bayilan, gozlerle bir alip veremedigi olan, zamanin nizamini kabullenmeyen ve aslinda hicbir seyi gorundugu gibi kabullenmeyen gozlerine... insanlari hikayeleriyle, hikayeleri insanlariyla birlikte ve her seyi her seyle baglantili bir halde ve parcalari bir butunde, her butunu kendi parcalanmisligi icinde goren, yani baskalarinin goremediklerini, yani beni baska hic kimsenin goremedigi gibi gorebilen gozlerine...
Kor:
Vaktiyle, kubbeleri altin bir sehirde, cok cok yasli bir adam yasarmis. O kadar yasliymis ki, ne zaman yagmur yagsa, yuzundeki kirisikliklara dolan sular gunlerce buharlasmazmis. Yasinin hesabini yapamaz, su dunyada olan biten hic bir seyi yadirgamazmis. Ne de olsa gordugu her seyi, daha once de gormus.
Bir gun, sehirdeki okullardan birinde korkunc bir yangin cikmis. Alevler o kadar hizli yayilmis ki, icerdeki cocuklari kurtarmak mumkun olmamis. Nihayet yangin sondugunde, okul binasindan geriye hicbir sey kalmamis. Herkes kahrolmus, yasli adam haric.
"Daha once de yanmisti" demis yasli adam, "ama o zamanlar hapishaneydi bu bina. Icerdeki butun mahkumlar yanmisti. Bir keresinde de hastalar yanmisti icerde. O zamanlar hastaneydi bu bina. Ah bu gozler nice yanginlar gordu, bu da bi sey mi!"
Yanginda cocugunu kaybeden bir anne ofkesinden deliye donup yasli adami taslaya taslaya kovalamis.
Gel zaman git zaman, kubbeleri altin sehirde kuraklik baslamis. Insanlar, bir lokma yiyecek icin birbirlerini bogazlarken, yasli adam sakin sakin onlari seyretmekteymis. "Daha once de olmustu" demis. "Tam uc bahar ust uste yagmur yuzu gormemisti bu sehir. Bir keresinde de dusman ordulari talan etmisti ambarlarimizi, gene ac kalmistik. Bu gozler nice aclar, nice acliklar gordu. Bu da bi sey mi!"
Acliktan midesi yapismis biri bu laflari duyunca oyle ofkelenmis ki, yasli adami sille tokat dovmus.
Derken, savas cikmis kubbeleri altin sehirde. Savas uzadikca her evden birileri eksiliyormus. Kimsenin agzini bicak acmiyormus uzuntuden. Bir tek yasli adam, bir tek o konusuyormus durmadan. "Bu gozler nice savaslar, katliamlar gordu. Bu da bi sey mi!"
Askerden donemeyen delikanlilardan birinin sungusu bu sozleri isitince oyle sinirlenmis ki, yasli adamin gozlerini cikarmis.
Iste o zaman yasli adam hayretle bagirmis. "Karanlik! Her yer karanlik. Bunu daha once hic gormemistim."
Ve daha once hic gormedigi karanligi oyle yadirgamis, oyle yadirgamis ki, yasli yuregi durmus.
Vaktiyle, kubbeleri altin bir sehirde, cok cok yasli bir adam yasarmis. O kadar yasliymis ki, ne zaman yagmur yagsa, yuzundeki kirisikliklara dolan sular gunlerce buharlasmazmis. Yasinin hesabini yapamaz, su dunyada olan biten hic bir seyi yadirgamazmis. Ne de olsa gordugu her seyi, daha once de gormus.
Bir gun, sehirdeki okullardan birinde korkunc bir yangin cikmis. Alevler o kadar hizli yayilmis ki, icerdeki cocuklari kurtarmak mumkun olmamis. Nihayet yangin sondugunde, okul binasindan geriye hicbir sey kalmamis. Herkes kahrolmus, yasli adam haric.
"Daha once de yanmisti" demis yasli adam, "ama o zamanlar hapishaneydi bu bina. Icerdeki butun mahkumlar yanmisti. Bir keresinde de hastalar yanmisti icerde. O zamanlar hastaneydi bu bina. Ah bu gozler nice yanginlar gordu, bu da bi sey mi!"
Yanginda cocugunu kaybeden bir anne ofkesinden deliye donup yasli adami taslaya taslaya kovalamis.
Gel zaman git zaman, kubbeleri altin sehirde kuraklik baslamis. Insanlar, bir lokma yiyecek icin birbirlerini bogazlarken, yasli adam sakin sakin onlari seyretmekteymis. "Daha once de olmustu" demis. "Tam uc bahar ust uste yagmur yuzu gormemisti bu sehir. Bir keresinde de dusman ordulari talan etmisti ambarlarimizi, gene ac kalmistik. Bu gozler nice aclar, nice acliklar gordu. Bu da bi sey mi!"
Acliktan midesi yapismis biri bu laflari duyunca oyle ofkelenmis ki, yasli adami sille tokat dovmus.
Derken, savas cikmis kubbeleri altin sehirde. Savas uzadikca her evden birileri eksiliyormus. Kimsenin agzini bicak acmiyormus uzuntuden. Bir tek yasli adam, bir tek o konusuyormus durmadan. "Bu gozler nice savaslar, katliamlar gordu. Bu da bi sey mi!"
Askerden donemeyen delikanlilardan birinin sungusu bu sozleri isitince oyle sinirlenmis ki, yasli adamin gozlerini cikarmis.
Iste o zaman yasli adam hayretle bagirmis. "Karanlik! Her yer karanlik. Bunu daha once hic gormemistim."
Ve daha once hic gormedigi karanligi oyle yadirgamis, oyle yadirgamis ki, yasli yuregi durmus.
Keramet Mumi Keske Memis Efendi bilirdi ki, yalnizlik en cok erkeklere koyardi. Erkekler sirf gece yalniz kalmamak icin hava kararir kararmaz kendilerini disariya atip once birbirlerini, sonra da birbirlerinin sohbetinde aradiklari teselliyi bulur; ama vakit ilerledikce, cokluktan bokluk damitip cilkini cikarirlardi iki kadeh arkadasligin. Ne vakit bir araya gelseler, hele de kafalari az bucuk dumanliysa, birbirlerinden kuvvet ve kuvvetlerinden feyz alarak, bakir akce kahramanliklar pesinde kosarlardi.
Zuhre:
Derler ki, ask da unutulurmus her sey gibi. Hem de yasanip bittikten, soguyup kullendikten sonra degil, tam da doludizgin devam ederken unutulurmus ask.
Neyse ki, Zuhre yildizi varmis gogun ucuncu katinda. Halen asik olup olmadiklarini ve eger asiklarsa kime asik olduklarini hatirlayamayanlar, gogun ucuncu katina cikip Zuhre yildizinin elindeki ask aynasina bakarlarmis. Baktiklarinda gordukleri yuz, asik olduklari kisinin yuzu olurmus.
Derler ki, ask da unutulurmus her sey gibi. Hem de yasanip bittikten, soguyup kullendikten sonra degil, tam da doludizgin devam ederken unutulurmus ask.
Neyse ki, Zuhre yildizi varmis gogun ucuncu katinda. Halen asik olup olmadiklarini ve eger asiklarsa kime asik olduklarini hatirlayamayanlar, gogun ucuncu katina cikip Zuhre yildizinin elindeki ask aynasina bakarlarmis. Baktiklarinda gordukleri yuz, asik olduklari kisinin yuzu olurmus.
Halka donmeli ki ben, ben olmaktan cikayim. Topraga karistigimda yabani bir ot olup boyvereyim; donmeli ki otu alip kaynatmali baska baska insanlar; donmeli ki sifa niyetine icsinler beni, hastaliklarina deva, yaralarina merhem olayim. Donmeli ki olumlerden hayat dogsun. Donmeli ki baska baska demlerde, baska baska sifatlarda vucut bulayim. Donmeli ki her dem baska bir suret ile geleyim.
Bu ulkede icra eden olaylar oyle bir tuhafima gidiyor ki...
26 Temmuz 2010
Yanimdaki kadin denize buldugu ne var ne yoksa atiyor, copluk misali.
Bu deniz kendini temizler mi?
Hayir.
Deniz de icimizdeki ruh misali her atilani yutuyor ama bir yandan da derinliklerinde biriktiriyor.
Bu kadin icini de bu deniz gibi copluge donusturduyse ne yazik...
26 Temmuz 2010
Yanimdaki kadin denize buldugu ne var ne yoksa atiyor, copluk misali.
Bu deniz kendini temizler mi?
Hayir.
Deniz de icimizdeki ruh misali her atilani yutuyor ama bir yandan da derinliklerinde biriktiriyor.
Bu kadin icini de bu deniz gibi copluge donusturduyse ne yazik...
Yagmur gecene kadar bir siginak aramayi aklina dahi getirmeden, sirilsiklam olma pahasina dolasmaya cikti. Henuz kucuk bir cocukken ve bambaska bir isim tasirken durmaksizin arsinladigi tepeleri, bayirlari, agac kovuklarini, leylek yuvalarini kesfe cikti. Her gordugune sevincle sarildi, hal hatir sordu. Ne cok olmustu buralara gelmeyeli, ne kadar ozlemisti avareligi.
Gorunenle yetinirsen eger sadece tirtili bilirsin. Cirkindir ya tirtil, gonlunu celmez. Gorunenin otesine gecmek istersen eger, aradan ortuyu kaldirip da gonul gozu ile bakarsan, kelebegi bulursun karsinda. Guzeldir ya kelebek, gonlun ona akar. Lakin gonul gozunle gorursen eger, kelebege degil tirtila sevdalanirsin.
Subscribe to:
Posts (Atom)