Tavani gokyuzu kadar uzak, tabani guvercin kanadi kadar yumusak odada, direkleri oymali, ceviz kaplama karyolada acisini haykiriyordu yasam.
Memalik-i Osmaniye, komsunun bahcesinden elma asirmis bir cocugun telasiyla arkasina bakmaya cesaret edemeden Batilasiyordu.
Keramet Mumi Keske Memis Efendi bilirdi ki, yalnizlik en cok erkeklere koyardi. Erkekler sirf gece yalniz kalmamak icin hava kararir kararmaz kendilerini disariya atip once birbirlerini, sonra da birbirlerinin sohbetinde aradiklari teselliyi bulur; ama vakit ilerledikce, cokluktan bokluk damitip cilkini cikarirlardi iki kadeh arkadasligin. Ne vakit bir araya gelseler, hele de kafalari az bucuk dumanliysa, birbirlerinden kuvvet ve kuvvetlerinden feyz alarak, bakir akce kahramanliklar pesinde kosarlardi.
Ceviz Agaci:
Gordugu her seyi cevizlerinin kabuklarina resmedermis ceviz agaci. Kimse bu agacin altinda sevismek istemezmis bu yuzden.
Zuhre:
Derler ki, ask da unutulurmus her sey gibi. Hem de yasanip bittikten, soguyup kullendikten sonra degil, tam da doludizgin devam ederken unutulurmus ask.
Neyse ki, Zuhre yildizi varmis gogun ucuncu katinda. Halen asik olup olmadiklarini ve eger asiklarsa kime asik olduklarini hatirlayamayanlar, gogun ucuncu katina cikip Zuhre yildizinin elindeki ask aynasina bakarlarmis. Baktiklarinda gordukleri yuz, asik olduklari kisinin yuzu olurmus.
Zirh:
Ictekini, disarinin bakislarindan saklayamazsa, daha cabuk yenilir insan ve daha kolay oldurulur savas meydanlarinda.
Benim ellerim havada
Kim ne calarsa onu oynarim,
Ama bazen de hicbirsey oynamam.
Tek bir kadin, bir tek kadindir demedi Keramet Mumi Keske Memis Efendi. Daha kac kadin tanimaliydi ki, yeterince kadin tanimis olmak icin? Kac kitap okuyunca alim, kac diyar gorunce gezgin, kac hezimetten sonra bezgin olurdu insan? Kac olunca cok, kacta kalinca azdi rakamlar?
Sonsuzdu zaman, sinirsizdi mekan
Oyleyse bu kalipta nicin sikisip kalmisti?
Makasi aldi ve
Ismiyle muhurlenmis hikayeyi kirpti;
Kirpiklari zamanlara ve mekanlara sacti.
Halka donmeli ki ben, ben olmaktan cikayim. Topraga karistigimda yabani bir ot olup boyvereyim; donmeli ki otu alip kaynatmali baska baska insanlar; donmeli ki sifa niyetine icsinler beni, hastaliklarina deva, yaralarina merhem olayim. Donmeli ki olumlerden hayat dogsun. Donmeli ki baska baska demlerde, baska baska sifatlarda vucut bulayim. Donmeli ki her dem baska bir suret ile geleyim.
Kacarak, korkarak, saklayarak, bitmez tukenmez can sikintilarindan murekkep bir hayati yasamak, yasamak degildir. Insan ki esref-i mahlukattir; bir nebat gibi hissiz yasamak ona yakismaz.
Bu alemin bir parcasi olmadan sade gormek, gormekle yetinmek ve o bir adimlik mesafeyi ilelebed muhafaza etmek mumkun muydu?
Gecmis ve gelecek yoktu
Istanbul vardi,
Olum yoktu, yasam yoktu,
Yalnizlik yoktu, issizlik yoktu,
Istanbul vardi...
Bu ulkede icra eden olaylar oyle bir tuhafima gidiyor ki...

26 Temmuz 2010

Yanimdaki kadin denize buldugu ne var ne yoksa atiyor, copluk misali.
Bu deniz kendini temizler mi?
Hayir.
Deniz de icimizdeki ruh misali her atilani yutuyor ama bir yandan da derinliklerinde biriktiriyor.
Bu kadin icini de bu deniz gibi copluge donusturduyse ne yazik...
Korku duydu,
cunku yalnizlik korku yaratir.
"Benden baska hicbir sey yoksa
nicin korkayim?" diye dusundu.
O zaman korkusu gecti.
Korkacak hicbir sey yoktu;
cunku korku ikinci bir varlik
oldugu zaman gelir.
Devir dondu;
Zaman yine pic oldu.
Biz nefsimizi silmekten degil, bilmekten yanayiz; unutma.
Umman-u derya: Sen kendini kucuk zannedersin. Halbuki en buyuk alem sende toplanmistir.
Bu kadar guzel... ve guzelliginden bu kadar bihaber...
Hatirlamak icin hayal kurmaya, hayal edebilmek icin de hatirlamaya muhtaciz. Hikaye dedigin de budur zaten. Bu andir. Icinde gecmis ve gelecek, hafiza ve hayal barinir. Her hikaye, ezeli evveli olmayan, alabildigine hudutsuz bir andir. Ne basta, ne sonda; tam da ortadadir.
Demem o ki, sen daha hikayeni yasamadin Pinhan.
Buyumenin alameti gozlerde sakli.
Yagmur gecene kadar bir siginak aramayi aklina dahi getirmeden, sirilsiklam olma pahasina dolasmaya cikti. Henuz kucuk bir cocukken ve bambaska bir isim tasirken durmaksizin arsinladigi tepeleri, bayirlari, agac kovuklarini, leylek yuvalarini kesfe cikti. Her gordugune sevincle sarildi, hal hatir sordu. Ne cok olmustu buralara gelmeyeli, ne kadar ozlemisti avareligi.
Gorunenle yetinirsen eger sadece tirtili bilirsin. Cirkindir ya tirtil, gonlunu celmez. Gorunenin otesine gecmek istersen eger, aradan ortuyu kaldirip da gonul gozu ile bakarsan, kelebegi bulursun karsinda. Guzeldir ya kelebek, gonlun ona akar. Lakin gonul gozunle gorursen eger, kelebege degil tirtila sevdalanirsin.
Bu demde degil, baska baska demlerde gidip gelmisligim var o diyarlara.