Sems bugune dek ne yaptiysa ben mukemmeliyete ulasayim diye yapti.
Sems kapimizi tovbekar olmus bir fahiseye acti. Asimizi onunla paylasmaya zorladi bizi. Dedikodulara kulak asmamayi, kotu soze kotu sozle karsilik vermemeyi ogretti. Beni meyhaneye yollayip sarhoslarla muhabbet ettirdi. Bir keresinde vaaz verdigim caminin karsisinda dilenmemi istedi. Hayatimda ilk defa kendimi cuzamli bir dilenci yerine koydum. Bir de onun gozunden baktim bu kavanoz dipli dunyaya. Dilencinin baktigi yerden ben nasil gorunuyormusum, onu anladim. Sems beni hayranlarimdan ve ben farkinda olmadan etrafimi saran dalkavuklardan, hatta beni kollayan yonetici sinifindan ayirdi; toplumun en alt katmanlariyla bulusturdu. Onun sayesinde baska turlu taniyamayacagim insanlar tanidim. Ferd ile Rab arasinda ne kadar put duruyorsa; ister san, ister sohret, ister para, ister makam, hatta isterse asiri dindarlik, ne varsa taslasmis, katilasmis, asktan uzaklasmis, yerinden oynatmak gerekli, diye dusunurdu. Zihinlerdeki sinirlari, gonullerdeki onyargilari, cemiyetteki basmakalip kurallari, mezhep ve gorus farkliliklarini sarsmaktan yanaydi ki, hepimiz tek ve bir ve esit oldugumuzu anlayalim. Geriye bir tek Ilahi Ask kalsin. Buyuk harfle ASK.
Sirf onun ugruna imtihanlardan gectim, yucelerden asagilara yuvarlandim, halden hale sicradim. En sadik muritlerimin gozunde dahi saibeli bir insana, adeta meczuba donustum. Onun yuzunden yalnizligi, caresizligi, yanlis anlasilmayi, dislanmayi, horlanmayi ve en nihayetinde ayrilik acisini tattim.

No comments:

Post a Comment